24 Ekim 2012 Çarşamba

İnterrail için Gerekli Malzemeler...


Aklım fikrim yollarda, interrailde… Daha 9 ay olmasına rağmen şimdiden büyük malzemelerin hepsini aldım. =)

Her şeyi hallettiniz. Geriye interrail seyahatinizde size eşlik edecek malzemeler kalıyor. En önemli malzemeniz sırt çantası.

ÇANTA – ÇADIR - UYKU TULUMU - MAT

İleride sık sık kamping yapmayı düşündüğüm için malzemelerde bütçemi biraz yüksek tuttum.

Hatta ilk çadırımı ve uyku tulumumu (matla bütünleşik uyku tulumuydu) da Decathlon'dan almıştım ve 4 gün kullandıktan sonra memnun kalmayarak iade ettim. Tüm malzemelerimi iyi indirimle Karaköy’deki AtlasKamp'tan aldım.


ÇANTA:


Çanta için belirlediğim bütçe 150 tl’di.

Karrimor Wildcat 65lt. Şu anda indirimde. 159 TL. Ben nakit verdim ve 135'e aldım. Tek eksiği dahili yağmurluğu olmayışı. O da bir yağmurluk alınarak halledilir. http://www.atlaskamp.com/karrimor-wildcat-65-sirt-cantasi-2012-15375/ (Çantayla beraber 3 lt Oxygen suluk hediye ediliyor.)


Sırt çantaları 55-85 litreye kadar, bir çok özellikli ve değişik markalarda satılıyor.  Bayanlar için ideali 50-65 litreyken, erkekler için 65-85 litre. Ağırlık babında konuşursak tıka basa dolu 65 litre çanta yazlık kıyafetlerle 10-13 kilo arası çekiyor. Çantaların fiyatları 60 tl ile 300 tl arasında değişiyor. Sırt çantası alırken dikkat etmemiz gereken özellikler şunlar;

-          Çantanın sırt desteği, alüminyum ya da ortapedik destekli olmalı. Böylece sırt ve bel ağrılarını engelliyor. Bunun yanında belle sırt arasında boşluk yaratarak terleme kısmen engelleniyor.
-          Belden kuşakla bağlanabilir olmalı. Bu kuşağı kürek kemiklerimize oturttuğumuzda tüm ağırlık vücudumuza dağılıyor ve omuzlarımızda hiçbir ağırlık hissetmiyoruz.
-          Çok cepli, fileli ve sarmal ip tasarımlı çanta bizim için çok kullanışlı olacaktır. En alta matımızı, yan taraflara çadırımızı, uyku tulumumuzu, suyumuzu koyabileceğimiz bir çanta tadından yenmez.
-          Çantamızın kumaşı havalandırma destekli olmalı. Aksi takdirde uzun süre çantamızda kalan kirlilerimiz bütün kıyafetlerimizi kokutabilir. Ayrıca çantamız su geçirmez ya da yağmurluk destekli olmalı.

Bu tarz çantaları nereden alınır? İstanbul’u bilenler için konuşuyorum. Karaköy bu tip malzemelerin merkezidir. Outdoor mağazaları bu bölgeye konuşlanmıştır. Sırt çantalarından, çadıra, tuluma, ayakkabılara, sandaletlere kadar tüm kamp malzemelerini bulabilirsiniz. İnternet üzerinden de satışları var ama mağazaya giderseniz yüzyüze daha iyi fiyat alabilirsiniz, pazarlık yapabilirsiniz. =)

Sadece birkaç defa kullanırım, sonrasında köşeye atarım diyorsanız “Eminönü Mercan yokuşunda” tüm malzemelerinizi çok ucuza tedarik edebilirsiniz.
Sırada tüyolar var.

Adrenalin mağazasının “Gezenbilir” forumu üyelerine %20 indirimi var.

Her sene interrail dönemi (Haziran başı) başladığında Gençtur’u arayın. Sezonluk bir mağazayla anlaşıyorlar. Gençtur tavsiyesiyle geldim dediğinizde yahut interrail biletinizi gösterdiğinizde AtlasKamp’ta %25 indirimli, Kutupayısı %20 alışveriş yapabiliyorsunuz.



ÇADIR:

Çadır için belirlediğim bütçe 250 tl’di.

Husky Bizam 2 kişilik. 215 TL. (Biraz sıkışarak 3 kişi de girebilir.) http://www.atlaskamp.com/husky-cadir-bizam-4-mevsim-2-kisilik/ (Watton Çadır feneri hediye ediliyor.) 

Bir diğer önerim Husky Bird 3 kişilik. 232 TL (Bizam’dan tek farkı çadırın en olarak daha büyük olması. Sıkışarak 4 kişi de girilebilir.) http://www.atlaskamp.com/husky-bird-cadir-4-mevsim-3-kisilik/ (Watton Çadır feneri hediye ediliyor.)

Kaliteli bir çadır alacaksanız şunlara dikkat etmelisiniz:

-          3000-6000mm arası su-rüzgar sütununa sahip olmalı.
-          Tercihen alüminyum pollü (çadır direkli) olmalı. Fiberglass da iş görür.
-          Çadırımızın eni-boyu-yüksekliği.
-          Ve fiyatı son kararınızda etkili olacak.

Eğer benim gibi 30 günlük interrail yolculuğunuzda en fazla 7-8 gece hostelde kalmayı düşünüyorsanız çadır en önemli öğe haline geliyor. Bendeniz, çok soğuk kış ayları dışında da (Aralık-Mart) kamp yapmayı düşündüğüm için çadırımı seçerken evladiyelik bir çadır almaya özen gösterdim.

İnterrail için çadıra (Tulum ve mat için de geçerli.) çok fazla para dökmeye gerek yok. Yaz mevsimi için 30-60 tl’lik çadırlar iş görür. =)  Büyük market zincirleri (Kipa, Metro, Carrefour, Bauhaus), outdoor mağazalarından, Eminönü Mercan yokuşu’ndan çadırınızı temin edebilirsiniz.


UYKU TULUMU ve MAT:

Uyku tulumu için belirlediğim bütçe 100 tl.
Mat için ise 20 TL’idi.

İnterrailinizde çadır olmasa bile uyku tulumu ve mat mutlaka şart. Devamlı olarak hostellerde kalsanız dahi, bazen planlar sekteye uğrayabilir. Dışarıda kalabilirsiniz. Her interrailci Cannes’da sahilde tulumla yıldızları seyrederek uyumalı. =)) Zaten çok bir ağırlıkları yok ve işlevleri çok.


Karrimor Hibernate 2  uyku tulumu. İleriye dönük olacağından biraz fazla verin, iyi bir tulum alın. 87 TL. Ayrıca mumya tipi değil de dikdörtgen tulum alırsanız, benim gibi uykunuzda çok hareket ediyorsanız rahat edersiniz. =) http://www.atlaskamp.com/karrimor-hibernate-2-6-c-uyku-tulumu-781038/



Standart 12 MM askeri mat. 18 TL. Halkadaki en zayıf zincir bu oldu ama Aralık-Mart arası kamp yapmayı düşünmediğim için daha iyisine gerek duymadım. http://www.atlaskamp.com/askeri-mat-12-mm-50-kg-yogunluklu-mat-303/

Konforuna düşkün olanlar şişme mat da tercih edebilirler. Çok daha az yer kaplamaları da çabası…



DİĞER MALZEMELER:

Son olarak interrail boyunca işimize yarayacak bütün eşyaların bir listesi.

-          Çadırınız ve çantanız için ufak fermuar kilitleri
-          Minik el feneri
-          Tırnak makası  - Kulak çöpü
-          Islak mendil - Tuvalet kağıdı
-          Jilet - Diş fırçası / Diş macunu
-          Şampuan - Duş jeli - Banyo lifi
-          Multivitamin - Sinkov
-          Kas gevşetici krem - Uçuk kremi
-          İshal ilacı - Aspirin
-          4-5 çift çorap - Atkı, eldiven, bere (Eylül-Ekim’de gidecekler için)
-          Bir sürü iç çamaşırı.
-          Deniz şortu, havlusu, mayo, bikini
-          Güneş gözlüğü - Şapka
-          Güneş kremi - Yara bandı
-          Göz bandı - Kulak tıkacı - Boyun yastığı
-          Kirli torbası - Yiyecek torbası
-          5-6 t-shirt
-          1 sweatshirt - 1 kazak, yağmurluk (Eylül-Ekim’de gidecekler için.)
-          1 kalın hırka (kapüşonlu)
-          2 pantolon
-          1 eşofman
-          Sandalet - Ayakkabı - Terlik
-          Yastık kılıfı, çarşaf
-          Deodorant, Roll-on
-          Fotoğraf makinesi ve şarj aleti - Kamera ve şarj aleti
-          Tripod, Gorillapod
-          Telefon ve şarj aleti – Kulaklığı
-          Mp3 çalar ve şarj aleti
-          2-3 adet boş DVD (Fotoğrafları depolamak için)
-          Kitap
-          İğne, iplik
-          Yedek pil
-          Geniş bir naylon (Uyku tulumunun altına sermek için)
-          Su matarası
-          Hatıralarımızı yazacağımız defter ve kalem
-          Bayanlar için hijyen malzemeleri
-          Bilet-Uçak bileti ve çıktıları
-          Banka-Kredi kartı
-          Kimlik-Öğrenci kimliği ve fotokopileri (Bütün resmi belgelerin ve kimliklerin fotokopileri)
-          Pasaport ve Para…

Malzemeleri derleme konusunda, özellikle yazımın son kısmında blogundan faydalandığım Aykut Ülgenalp’e teşekkürlerimi iletiyorum.

27 Eylül 2012 Perşembe

Summer 2012

Gene uzun bir zaman sonra tekrar yazıyorum. Herkese merhaba. :)

İnterrail klasiği olan "arkadaşlarının seni ekmesi" durumu, bu yaz benim başıma geldi. Maalesef Tamer sağlık problemlerinden, Müge de maddi yetersizlikten dolayı katılamayınca dımdızlık tek başıma kaldım. =) İnterrail hakkında her türlü bilgiyi bulabileceğiniz forum sitesi TrenleGeziyorum'da benim gibi kendine yol arkadaşı arayan insanlarla tanıştım, sohbet ettik. Tam kafa bir arkadaş buldum, rotayı ayarlayacağız derken bu kış evlenip eniştemin yanına Amerika'ya yerleşen ablamdan cazip bir teklif geldi. Serdar buraya gel, Las Vegas'da yapacak çok şey var. California'ya da gideriz. Universal stüdyolarını gezeriz vs. teklifleriyle interrail konusunda tam tamam demişken, u dönüşü yapıp Amerika'da 3 hafta dolu dolu tatil yapayım dedim. Pasaport başvurumu yaptım. Devletimiz sağolsun çuvalla para aldığı yetmiyormuş gibi, üstüne pasaportumu 5 haftada teslim edince Ağustos'un ilk haftalarında epey pahalı uçak biletlerine kaldım. Uçak bileti rezervasyonumu yaptım ve ABD konsolosluğuna randevu talebinde bulundum. Başvuru ve randevu ücreti (160$-20$) 180$'ı afiyetle ödedikten sonra, 5 gün sonra randevuma gittim. Tüm belgelerim eksiksiz, fazlası var. Maalesef Hint orjinli Amerikalı kadın sadece 4 soruyla, belgelerimin hiçbirine bakmadan beni reddetti. Neden diye sorduğumda alt taraftan bir belge verdi. Düşündüğüm gibi otomatik bir formdu. Ailevi bağlarınız yeterince kuvvetli olmadığı için vs vs. Amerika'ya vize almaya uygun bulunmadınız. Şok oldum. Ömrümde böyle bir ret yemedim. Baksa belgelerime, eksiğimin değil fazlamın olduğunu görecek de neyse. Allahından bulsun! İtiraz hakkımız da yok. Moral bozukluğu tavan... 1-2 gün kendime gelemedim. Öte yandan düşünmeye başladım. O kadar plan program yap. Bir gudubet kadın içine etsin. Böyle olmaz, kesinlikle bir yerlere gideceğim dedim. Yunan adalarından, güneyde macera kampı programlarına kadar araştırmaya başladım. Vizesiz Yunan adaları diye pazarladıkları olay turla gidersen geçiyormuş. Ben bireysel gitmek istediğimden ve de 3-4 günlük tura 1000 lira bayılacak kadar zengin olmadığımdan vazgeçtim. =) Ertesi gün uyandığımda maillerime bakarken acıma mahrem olacak maili gördüm. Sene içerisinde de 1-2 günübirlik gezisine katıldığım Kampist seyahat grubunun, Antalya Manavgat'a macera kampı tatili düzenlediğini gördüm ve kafamda ışıklar yanmaya başladı. 5 gün macera kampında takılır, sonra sevdiceğimin yanına Isparta'ya geçerim. Bir 5 gün de orda kamp yaparım. Avrupa'nın da, Amerika'nın da acısını çıkartırım diye düşündüm ve hazırlıklar başladı. İnterrailde de gerekecek çadırımı, uyku tulumumu aldım. Detaylarını sonraki postumda vereceğim.




 


Kampist ile Antalya/Manavgat Köprülü Kanyon'da Gökçesu Tesisleri'nde çok keyifli ve eğlenceli bir macera kampı geçirdik. 5 gün boyunca sudan çıkmadık desem yeridir. Neredeyse her gün rafting yaptık. O kadar kürek çekmekten kas yaptığımı hissettim. :)) Jeep Safari'de su savaşları yaşandı, ormanda hırpalandık. Yorgunluğumuzu şelalede yüzerek attık. Köprülü Kanyon'da kanyoning yaptık. Çok güzeldi ama seviye derecesi basitti. Peşine kaya inişi ve zifiri karanlıkta rafting... Gece de aynı zevkleri paylaştığımız dostlarla sıcak sohbetler. Kampı ve kamp arkadaşlığını çok sevdim. Başka bir gün nehrin iki yakası üzerine kurulmuş makara sistemi ile yerden 20-40 mt. yükseklikte ekşın filmlerine taş çıkartırcasına uçtuk. :) Son günümüzü Antalya merkezde Dedeman's Aqua Park'ta geçirdik. O kaydırak senin, bu kaydırak benim kaydık da kaydık. Vee akşam üzeri Antalya maceram sona erdi. 

22 Şubat 2012 Çarşamba

Uludağ ve Snowboard



Kendimi bildim bileli uç sporlara ve adrenaline büyük bir ilgim vardır. Buz pateninden buz hokeyine, bungee jumping'den amatör çapta kaya tırmanışına fazlasıyla adrenalin içeren sporları yaptım. Geçtiğimiz seneden bu yana snowboard'a merak sarmıştım. Bol bol video izliyordum. Sporu bizzat yapmak ise bu seneye kısmet oldu.

Geçtiğimiz hafta Uludağ'daydım. 7 arkadaş Alkoçlar Zone 2 otelinde tek odaya tıkıştık. =) 7 kişilik ekipte tek acemi bendim. Diğer arkadaşlarım birisi hariç hepsi snowboard'çuydu. İlk 1.5 gün telesiyej'den çıkışlarım sorunlu olduğundan ara ara düştüğümden çoklukla ekipten ayrı düşünce onlardan hiçbir şey öğrenemedim. Telesiyejden çıkabilmek bile acemiler için ayrı bir sınav. T bandına az lanet okumadım. =)


Düştüm kalktım, düştüm kalktım. Azmettim, öğrendim. Bir ara çok kısa süreli umutsuzluğa kapıldığımı da itiraf edeyim. :) 2. günün sonlarına doğru ekip arkadaşlarımla birlikte 2. bölgeden önce zirveye ordan da 1. bölgeye geçtik. Dönüşte de zirveye çıkmadan başka parkurlardan 1. bölgeye geçtik. Arkadaşlarım kısa sürede bu gelişimime çok şaşırdılar. Hihii o kadar düşüşe olsun bee! Buz pateni yapmamın öğrenme sürecini kısalttığını söylediler de, ben onlara katılmıyorum. Buz pateninde ayak bilekleriyle yön verirken, snowboard da ayak bilekleri botlarla tamamen bağlı. Bilekleri oynatmak mümkün değil. İlk defa aşağı kayarken bunu fark ettiğim an ayvayı yedim dedim. =))) 3 ve 4. gün aşırı tipi ve yoğun sis olunca fazla kayamadık. Tipiyle birlikte şunu da fark ettim. Gözlük, kayak sporunda çok şart olan bir aksesuar. Onu hiç düşünememekle beraber ekip arkadaşlarım da beni uyarmamıştı...

Bir daha ki sefer daha iyi olacak inşallah...

4 günün hasılatını da belirteyim. Sol baldırımda avuç içim büyüklüğünde morluk, göğsümün sol tarafında batma oldu. Etim ezilmiş. 1 haftaya geçecek. :)

Otel hakkında da bir çift laf edeyim. Winterfest ile gelmiş öğrenciler için eğlencesi çok çok zayıf. İnşallah bu konuda kendilerini düzeltirler. Biz de arada yan taraftaki Karinna Otel'e kaçamak yaptık. Orası çok iyiydi. =) Otelde lobi ve 1. kat dışında wireless bağlantı çekmiyor. Bu durum Alkoçlar markasına hiç yakışmıyor. Yemekleri, servisi, temizliği, odaları iyiydi. Özellikle SPA'sının çok iyi olduğunu belirtmeliyim. =)


Çavvv ! :)

11 Şubat 2012 Cumartesi

Merhaba Merhaba!

Çok çok uzun bir zamandan sonra herkese selamlar efendim...

Ben iyiyim, iyiden öte çok iyiyim. Sizler de iyisinizdir inş. Uzun zamandır benden kaynaklı olarak görüşemedik. :) Son iletimden bu yana hayatımda neler olmuş. Bir bakalım...

Bir önceki iletimin konusunu oluşturan Tamer kardeşim, Ekim ayında anneden böbrek nakliyle şu anda çok şükür sağlığına kavuştu. 1 sene boyunca kendine iyi bakması gerekiyor. Eskisi gibi lay lay lom takılıyoruz. =) Birlikte interrail seyahatimize de henüz bir engel yok. İnterrail dedim, güzel gelişmeler var.

İşe başladım! İnterrail seyahatimin finansmanı için mutlaka part time işe başlamam gerekiyordu. Birkaç ay boyunca kariyer.com sitesinde onca işe başvurmama rağmen tarafıma hiçbir geri dönüş yapılmadı. Yapılanlar da otomatik mesajlı cevaplar... Biz ön yazılar hazırlayalım. Ama haşmetler bizi adam yerine koyup, nezaketen bile olsa ret cevabı çekmeye üşeniyorlar. Sırf bu yüzden kariyer.com ve benzeri oluşumlardan nefret ediyorum. Yeni işim hiç beklemediğim bir anda geldi karşıma. Okulda kötü geçen bir vize sınavım sonrasında kafamı dağıtmak için Optimum Alışveriş Merkezi buz pistinde kaymaya gitmiştim. Buz pisti koordinatörü hanımefendiyle tanıştım. Part time hocalık teklifi aldım. Çok mutlu oldum. Bir hobim bir hayalimi gerçekleştirmeme vesile olacak. Babama da "Bak babaaa. Hatırlatırım sanaa. Nolur buz hokeyinden. Kırıcan bir tarafını" laflarına atfen fazlasıyla naziremi yaptım. O da mutlu benim için. =)) Tam 3 ay oldu başlayalı. İnterrail biletinin, pasaportun ve Schengen vizesinin ücretlerini çıkardım. Geriye kaldı konaklama, yeme-içme kısmı. Yaza kadar birikecek inşallah. İnsanın hobisini işe dönüştürmesi çok güzel bir duygu. Çocukları sevdiğimden, iyi anlaştığımdan derslerim de çok güzel gidiyor. Minik bedenlere öğrettiğim her bir şey tüm yorgunluğu alıyor, büyük bir ruhsal doyum duygusu yaşatıyor. Yakınlarda olan tüm blogger arkadaşlarımı buz patenine bekliyorum. =) (Optimum AVM E5 yolu kenarı Göztepe istikametinde)

En sevdiğim öğrencilerimden Melis ile birlikte...

Yavaş yavaş rotayı da, konaklamayı, yanımıza alacağımız malzemelere planlamaya geçmek gerek. O da bir sonraki yazımın konusu olsun.

Görüşürüz. Çaavvvv!

Not: Blogumun temasını da birazcık değiştirdim. Gezi ve interrail ağırlıklı olmak üzere moda, sinema-diziler üzerine de yazılar yazacağım. =) Kubilay Sakarya'ya blogumun dizaynı konusunda yardımları için teşekkür ederim.

19 Ocak 2011 Çarşamba

My Best Man !


Finallerden dolayı bayadır yeni yazı giremedim bloguma.
Eveeet 2. yazımın konusu en iyi arkadaşım Tamer ile ilgili sesli düşüncelerimden ibaret olcak.

İlk yazımda da dediğim gibi ilk üniversitemin bana kattığı en iyi insan olan Tamer'im bir rahatsızlığa kapıldı ki, lavuk kardeşimi 3 ay oldu sanırım göremiyorum görüşemiyoruz. Tanıdığım en midesiz insan olan öküz gibi yiyen su içen kardeşimin böbrekleri iflas. Telefondan binbir yolla ulaştığımda Trabzon'dan kötü haberi verdi. İlk duyduğumda inanamadım, yıkıldım. Ama mal arkadaşım her zamanki ukalalığıyla iyiyim ben abi, bir şeyim yok. Gayet mutluyum ben. Herkes bana hizmet ediyor şimdi hehhe diyerekten makara geçiyordu. Gülüştük. :D Anneden böbrek nakli yapılacak kardeşime. Çok özledim keratayı. Bazen özlem krizine giriyorum. Gidip görebilsem her gün giderim şerefsizim. Kazın ayağı keşke öyle olsa... 1 kere çat kapı gidip görüşmeye teşebbüs ettim. Annesi karşıladı kapıda. Hastanede tedavide olduğunu söyledi. Adresi aldım, gittim hastaneye. Ziyaret saati için biraz geç olmuştu, gerçi onun durumunda ziyaretçi kabul ederler miydi onu da bilmiyordum, sorun da değil. Bir pencereden bile görsem yeter diyordum içimden. Hastanede korktuğum şeyi söylediler. Ziyaretçi yasak. Annesinden almıştım haberi. Ablası dünyalar tatlısı Merve :) ordaydı. Onu söyledim, onunla görüşeyim dedim. Merve'yle konuştuk, bilgi aldım. Yüzüm Tamer'i göremediğim için on karış asık geri döndüm. En son 2 hafta önce gene konuştum Merve'yle telden. Ziyaret için durumu biraz müsait olsun, hemen beni arayacaktı. Halen haber bekliyorum, canıma tak etti. :S



Fotolara geleyim. İlk fotoğrafımızı Barney'in tabiriyle "It's gonna be legend - wait for it- dary!" olarak değerlendiriyorum. Geçtiğimiz yaz Büyükada aktivitemizden...

2. fotoğraf da Metrocity'den buz pateni etkinliğinden dönüşte metrobüste Kadıköy'e yol alıyoruz. Taş-Kağıt-Makas ! :D oynuyoruz. Skorda 3'e ulaşan diğerini tokatlayacak. O gün hep Tamer tokatlamıştı beni. :D

Çok özledim kardeşimle birlikte zaman geçirmeyi, konuşmayı, aynı kafadan takılmayı. Sabrediyoruz. Bu günlerin acısı çıkacak inşallah. En kısa zamanda iletişimi kurduğumda interrail mevzuundan da bahsedicem. Yaza kadar rahatsızlığını atlatır anca toparlar, peşine de bir seyahat çok güzel olur.

Önümüzdeki hafta bir ihtimal görüşme şansımız olur belki. Trabzonspor - Fenerbahçe maçı var. Son 2 senedir bu Trabzon derbisi maçlarını hep Tamerlerle izlerim. Hep de kaybettim anasını satiyim. Olsun Tamer ve dayısıyla beraber maç izleyip küfretmek atışmak büyük zevk ! :D

Görüşürüz...

2 Ocak 2011 Pazar

interrail ve düşünceler...


Herkesin hayali değil midir, omuzuna sırt çantasını yüklenip tüm dertleri sıkıntıları ardında bırakıp bir süreliğine dünyayı seyahate çıkmak ?

Lise başlarında başlamıştı interrail sevdam. Ekşisözlük, diğer sözlük ve sitelerden interrail namına bulduğum her şeyi çıktı alır, okulda derslerde okur hayal kurardım. Hayal kurmak güzeldi. Lisede derslerimin neden zayıf olduğuna şaşmamak gerek. :P Kafa hayal çağını geçince bunu gerçeğe dönüştürücem dedim. Baba destekler beni, giderim ulan ! narası çekerken bir gün babayla konuştum. Bana güldü hede hödö, ayakların yere bassın artık hayatın gerçeklerine bak ayağı yaptı. Bende fakir ama gururlu bir genç olarak kendi kendime söz verdim. Ne olursa olsun gidicem. :D



Üniversiteye girdik. Artık interrail üzerine yazılmış kitapları okumaya başlamıştım. Hemen şu anda aklıma ilk kitap gelen Gizem Altın Nance'nin Bir Bilet Al kitabını anımsıyorum ve iflah olmaz interrail hayranlarına okumalarını salık veriyorum. Bu tarz kitaplar ve okuluma giderken sürekli kullandığım Haydarpaşa trenleri gerçekte de trenleri, yolculuk kavramının kendisini ne kadar sevdiğimi ve içimdeki interrail aşkımı daha da körükledi. Arkadaşlarla sohbetlerde konuşuruz. Derim "Bu yaz interrail yapıcam. Yani trenlerle tüm Avrupa'yı dolaşıcam. Gelin beraber yapalım. " Bilgisi olmayan arkadaşları uzunca bir açıklamayla aydınlattıktan sonra bazı arkadaşların deyimiyle hayal kurmaya bazılarının da coşkuyla konuya katılımıyla baya uzun süren sohbetler başlar.

İlk üniversitemin bana kattığı en iyi insan olan Tamer bro'cum ile bunları ne konuşmuştuk. Avrupa'da şunu yapıcaz bunu yapıcaz. İnşallah çok umut ediyorum. Bu yaz planlar gerçeğe döner. Şu anki okulumda haftanın ilk 3 günü dersim var, diğer günler boşum. Part time işe ihtiyacım var. Aranıyorum her yere bakıyorum ama iş yok amk. Harbi bazen lanet ediyorum. İnterrail için bilet pasaport tüm yolculuk için 2.5 milyar bütçe yeter diye düşünüyorum. Aklıma geldi ilk üniversitemden inkilap tarihi hocam İlkin Başar hoca gene ders arasında Tamer ile dışarda bu konuda konuşurken o da sigara pöfürdetiyordu. Sohbetimizi duyunca yanımıza gelmişti. Kendisinin de seneler önce interrail yaptığını çok az bir parayla tüm Avrupa'yı dolaştığını söylemişti. Onunkisi de gerçek yolculuk, görme aşkı. Şimdinin parasıyla 1 milyar gibi bir parayla yolculuk yapmış. -Sırf tam bilet bile 800 lira civarı. O zamanlar bilet filan daha ucuzdu herhale. Adam resmen ekmek-ayran'a talim etmiş.- Parasızlıktan trenlerdeyken wc'lerde uyuduğunu, banklarda soyulmamak için bir gözü açık uyuduğunu vs. komik anılarını da gülerek ama gururla anlatmıştı. Muhakkak gidin görün arkadaşlar demeyi de unutmamıştı. Adım adım umuda yolculuk diye kendimi teskin ediyorum. İlk adım olan pasaportumu önümüzdeki ay başvuruyu yapıcam.

Çok kez okudum. İlk gidişte tek gidiniz diyorlar. Sonraki gidişinizde 2 veya 4 kişi gidin. 3 olmasın 3 uğursuz rakam diyorlar. Şaka be, batıl inançlı bir insan değilim :D Bunun sebebi de çıkabilecek görüş ayrılıklarında demokratik bir şekilde oylama yapıldığında her zaman son oyu veren hasmının karşısında suçlu oluyor. Bir süre yolları ayırmak gerekebiliyor. Başka bir şehirde tekrar bir araya geliniyor. İlk gidişte ya tek giderim ya da Tamer ile giderim diyorum. Ama mal arkadaşım bir rahatsızlığa kapıldı ki, (sonraki yazımın konusu olacak.) yaza kadar anca toparlar peşine seyahat de ona çok iyi gelir diye düşünüyorum. Bakalım kısmet...

İnterrail hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyen arkadaşları Gençtur'a ve Trenlegeziyorum.com'a yönlendiriyorum.

http://genctur.com/
http://www.trenlegeziyorum.com/

Biraz karışık bir yazı oldu affola. :) Veee ilk yazıma burda son veriyorum.

Esen kalın...